2002-2003 Sezonu

 

GERÇEK

 

 

Araştırma, Metin ve Sahneye Koyan: Naci ASLAN

Reji Asistanı: Sine ERGÜN
Çevre: Oluşum


Oynayanlar

Canberk HACIBALOĞLU
Sine ERGÜN
Melike Hande MUTLU
Ayben BOZDOĞAN
İdil Işıl SALAR
Ufuk ANIL

 

 

 


Oluşum Tiyatrosu’nun 2002-2003 sezonu için sahneye koyduğu “Gerçek” isimli oyun, kültür tarihi çalışmalarımızın bir ürünü olmaktadır. Bu süreçte hazırlanan oyunlar bir araya getirildiğinde belirli bir tarihsel ve kültürel bütünlük gösterirler. Bu bütünlükte insan ve onun duyguları, olayların merkezinde yer almaktadır. 

Bu tercih Oluşum’un drama çalışmalarında da kendini gösterir. Katılımcı ve onun duyguları her zaman merkezdedir. Dünü bilmek, bugünü anlamak ve yarını tasarlamak için önemli olmaktadır. Dün’ü bilmek, hayatı daha insanca yaşamak için gereklidir. Dün’ü bazen tarih, arkeoloji ya da antropoloji araştırmalarında bulabilirken, bazen de bugün’de; yemek yeme de, düğünde, cenaze töreninde görmekteyiz. Dün, aslında bugün sürdürdüğümüz yaşantımızda devam etmektedir. 

Yüzde kırkı bulunmuş ve okunmuş olan Gilgameş Destanı aslında kendinden önceki kültür tarihinin kitabıdır. Ancak bizce bu kitap olayları sembollerle anlatır. Destanda geçen her sembol, tarihi bir olayın yansımasıdır. Bu sembolleri anlamak aslında tarih okumak olmaktadır. ‘Her şeyi gören, her şeyi bilen’ anlamına gelen Gilgameş’e bu adın verilmesinin nedeni O’nun hayatının aslında insanlığın tarihi olmasıdır. Gilgameş kendinden sonraki tüm uygarlıkları etkilemekle kalmayıp, o uygarlıkların tarihi olmuştur. Gilgameş arketipdir, gerçek’tir. 


Naci ASLAN

 

 


Boyları büyük ama yürekleri küçük insanların, 
yalan ve ihanetlerine bakıp da, gerçeğe dönmeyelim sırtımızı... 

Bir gün pazar yerinde kendisine yaklaşıp "seni seviyorum" 
diyen kentli kıza Gilgameş'in yanıtı şöyle olur: 

- Sen, Utanapiştim masalını bilir misin?  Kentli kız cevap verir.
- Bırak şimdi masalı, ben seni sevdiğimi söylüyorum. Gilgameş güler. 
- Masal deyip küçümsediğin bin yıllık. Senin yaşın kaç? 

Gilgameş o masalı hiç kimseye anlatamadı. 
Sonunda tanrıça İnanna'dan masalı anlayabilecek bir eş yaratmasını istedi. 
İnanna ona Enkidu'yu yarattı...
Öyle olmasa bu satırları yazamazdık ki... 

...

 

Senden doğacak çocuk, kaderim olacak. 
Senden doğacak çocuk, ölümüm olacak.
Kızımsın, canını bağışlıyorum. 
Ama çocuğun olmamalı. 
Atın bunu Uruk’un en derin zindanına. 
Ölene dek orada kalsın. 
Kimseyle görüşmesin. 
Ona kimse dokunmasın.
Atın...

...

  

Kimdir, ölümümün babası,
Bulun onu bana. 

Ve öldürün ölümümü. 

...

 

Kraliçemiz öldü. Kraliçemizin bir oğlu da yok.          
Bu adam bir kral kadar güçlü.Bu adam Uruk kadar güçlü.O’nu kral yapalım.

O’nu kral yapalım...

 

...

 

 

 

Uruk’u yabanlardan korumak için duvarlarla donatacağım.            
Uruk’u yabanlardan korumak için duvarlarla donatalım.            
İnsanlarım güven içinde yaşasın Uruk’ta.            
Güven içinde yaşasın Uruk… 

…             

Güven içinde Uruk halkı.            
Güven içinde Uruk.             
Çok yaşa Gilgameş.            
Eserin her yeri aydınlatsın.            
Çok yaşa Gilgameş…

 

 

 

Boğuyor beni bu duvarlar.
Boğuyor beni insanlar.
Boğuyor beni Uruk. 
Ey İnanna, göklerin sahibesi.
Dengim olan bir eş istiyorum.
Bana dengim olanı göster.
Ey İnanna, gerçeğin efendisi.
Bana dengim olanı yarat.
Yarat ki, yatağıma girip kadınım olsun.
Yarat ki, onunla bir olup kıtlığın efendisi Humbaba’yı öldüreyim…

 

Ey Gilgameş,Tanrıların Uruk’taki sureti.
Kaderin, yalnız olanda,
Kaderin yalnız ağaçta.
Yalnız ağaç kaderini doğuruyor.
Koru kaderini Gilgameş, 
Koru kaderini…        

Kanımı donduruyor bu aşk.            
Bedenim sarı bir öfkeyle doluyor.            
Nin gale ule hilu se ga.            
Ey Humbaba bana gelmeli Gilgameş
Gelmezse, öldür yarattığımı,            
Öldür öfkemi ve bana dönsün.  

…             

Bir kez daha,            
Son bir kez daha görebileyim onu.            
Yardım et Ea,            
Son bir kez daha görebileyim onu.